Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) Riyad’da oynanması için çaba gösterdiği Turkcell Süper Kupa maçının asıl hedefi kulüplerin para kazanmasıydı. Bunu defalarca da açıkladılar. Kulüplerden de karşı bir açıklama gelmedi. TFF önermiş iki kulüp de bu teklife hayır dememiş. Bu maçın neden Suudi Arabistan’da oynanmak istendiği ise daha önce epeyce tartışıldı. Öyle ki Riyad’da oynanacak maçın nasıl geçeceği azıcık beynini çalıştırmaya arzu edenlerin merak konusu oldu.
Perşembe günü Turkcell Süper Kupa maçı için yola çıktığımda Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da nasıl bir tecrübe yaşayacağımı tahayyül edemiyordum. Fakat unutamayacağım bir anıyı daha dağarcığıma koyarak geri döndüm. Maçın oynanacağı günün sabahında ise çeşitli çevrelerden duyumlar gelmeye başladı. Neticede Suudi Arabistan’da maç yapıp, bunu maddi gelire tahvil etme hesapları alt üst oldu.
Normal şartlarda maç yapılsaydı küçük bir gelir söz konusu olacakken, plansızlık, programsızlık ve beceriksizlikler sonrası ülkeye faturası ağır oldu. Olmaya da devam edecek. Sorumlu kim olursa olsun, TFF ve kulüpleriyle bir organizasyonu beceremeyen ülke konumuna düşmek hoş bir durum değil. Her şeyden önce Suudi Arabistan’ın organizasyonu yapan ilgili kurumunun, Türkiye Futbol Federasyonu ile Galatasaray ve Fenerbahçe’ye ödeyeceği rakamın bundan sonra 10 katını bile harcasak son iki günde yaşanan itibar kaybını tamir edemeyiz.
İki futbol takımımızın İstanbul’da oldukça yoğun eleştiri alan derbi maçı sonrası gözler Suudi Arabistan’daki maça çevrilmişti. Ben de bu heyecanla Riyad’a gidenler arasındaydım. Saudia Airlines ile perşembe günü Riyad’a giderken, havayolunun kabin personeli yolculara Galatasaray ve Fenerbahçe atkısı dağıttı. Günün anısına özel yapılmış kurabiye ikram edildi. Uçakta oldukça neşeli bir hava vardı ve havayolu personeli de yolculuğun keyifli geçmesi için motive edilmişti. Mesela maç yapmadan geri dönerken aynı durum söz konusu değildi.
Uçağımız Riyad Kral Halid Uluslararası Havalimanı’na (King Khalid International Airport) teker koyduğunda güzel karşılandık. Havalimanına taraftarları haber yapmak için gelen gazetecilerle sohbet ettik. Röportaj yaptık. Bir heyecan ve ilgiyle karşılanma söz konusuydu. Akşam saatlerinde Riyad’a vardığımız için direkt otele geçtik. Ertesi gün bizi bekleyen maç öncesi şehir turu için hazırlıklarımızı yaptık. Otelde Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından gelen taraftarlarla sohbet ettik. Kimi maçı bahane edip, umre planı yapmış, kimi bu bahaneyle ailece Suudi Arabistan’ı ziyaret için yola çıkmış, kimisi de sadece bu maç için Riyad’a gelmişti.
Maçın oynanacağı gün şehirde çeşitli yerleri gezdik. Cuma günü olması sebebiyle bazı yerler kapalıydı. Dolaşamadık. Ama Sky Bridge gibi şehrin simge mekânını ziyaret ettik. Bir alış-veriş merkezini hızlıca gezdik. Hurma ve sair satın aldık. Ülker Grubu’nun Riyad’da yeni hizmete soktuğu Godiva mağazasını ziyaret edip, burada kahve molası verdik. Murat Ülker’in ev sahipliğinde maç sohbeti yaptık. Ve Süper Kupa maçı hakkında ilk şaşırtıcı ve ilginç bilgileri de burayı ziyarete gelen çeşitli kademedeki yetkililerden öğrendik. Maçın oynanmama gibi bir riski barındırdığına dair ilk bilgilere saat 16 gibi sahip oldum. Riyad’da kazanacağımızdan çok fazlasını kaybetmemiz söz konusuydu.
Maç öncesinde şehir ziyaretlerimizi tamamlayıp, maça geç kalmamak için bir restoranda kısa bir yemek molası verdik. Al-Awwal (Evvel) Park Stadı’na 19.30 gibi ulaştık. Maçı izleyecek seyircilere Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarına göre standa ayrı yerler ayrıldığı için girişte karışık oturulmaması ve sorun çıkmaması için özen gösteriliyordu. Mesela Galatasaray atkısı ve formasıyla Fenerbahçelilerin olduğu bölüme bilet almış olanlar uyarıldı.
Netice stada girip yerimizi aldığımızda maçın başlamasına yaklaşık bir saat vardı. Ama ortada tuhaf bir durum vardı. Daha önce içimize düşen maçın iptal edileceğine dair şüpheler, giderek yerini hakikate çevirmek üzereydi. Bu esnadan internet üzerinden aldığımız çeşitli çelişkili haberler, yanlış bilgiler, sosyal medyada yayılan dedikodularla maçın başlamasını bekliyorduk, ama düdüğün çalmasına 20 dakika kalmışken ortada maç yapılacağına dair hiçbir işaret yoktu.
Zaten bu esnada TFF yetkililerin kaldığı otelde konaklayan bazı isimlerle de temas halindeydik. TFF yetkililerinin, maçı izlemeye gelen bakan ve bürokratların bazı aşılamayan sorunlar sebebiyle henüz otelden çıkmadıklarını biliyorduk. Takımların da otellerinden ayrılmadıklarını öğrendiğimizde, maçın nasıl iptal edileceğini, ne tür bir açıklama yapılacağını beklemeye başladık. Saatler 20.35’i gösterdiğinde tüm ümitlerimiz tükenmiş olarak, stadı terk etmeye karar verdik.
Halbuki perşembe günü Süper Kupa maçı için yola çıktığımda Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da nasıl bir tecrübe yaşayacağımı tahayyül edemiyordum. Fakat unutamayacağım bir anıyı daha dağarcığıma koyarak geri döndüm. Böyle bir tabloyla karşılacağımı da hiç aklıma getirmemiştim. Neticede Suudi Arabistan’da maç yapıp, bunu maddi gelire tahvil etme hesaplarımız alt üst olmuştu ve ben de buna tanıklık edenler arasına katılmıştım.
Halbuki planlı, programlı, akıllıca organize edilmiş bir maç yapılsaydı küçük bir gelir söz konusu olacakken, plansızlık, programsızlık ve beceriksizlikler sonrası ülkeye faturası ağır oldu. Olmaya da devam edecek gibi… Her şeyden önce Suudi Arabistan’ın Türkiye Futbol Federasyonu ile Galatasaray ve Fenerbahçe’ye ödeyeceği rakamın bundan sonra 10 katını bile harcasak son iki günde yaşanan itibar kaybını tamir edemeyiz.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.