Sorumluluk almak!

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?”

(Kıyâme Suresi 36. Ayet).

“Önemli biri olmanın bedeli, sorumluluktur.”

(W. Churchill).

“Sorumluluğu kabul edebilmek, insanın değerinin ölçütüdür.”

(Roy L. Smith).

 “Türk insanı; istikrarlı, kararlı ve azimli olmalıdır. Sorumluluk sahibi olmalı, hizmete talip olmalıdır. Cesur olmalıdır.’’

(Gazi Mustafa Kemal Atatürk).

Sorumluluk; kişinin kendisine, ailesine, topluma, yaptığı işe ve ülkesine karşı görev ve yetkilerini ifade eder. Yaşamın her bir döneminde sorumluluk duygusuyla üstlenilen ve sonuçlandırılan her iş ve davranış ahlaki bir gerekliliktir. İnsanın karakterini ortaya koyar. Sorumluluk almaya başladığımız küçük yaşlardan hayatın sonuna kadar bu görev devam eder. Sorumluluğun zamanında, gerektiği şekilde ve kalitede, yetki sınırları içerisinde yerine getirilmesi gerekir. Aksi takdirde yerine getirilmeyen sorumluluklar önce bireyi ve sonrasında da bütün ilgilileri etkileyebilir. Yapılmayan işler ve görevler bazen bütün toplumu etkileyerek tedavisi güç olan yaralar açabilir. Bazı sorumluluklar ülkeyi hatta bütün dünyayı etkileyebilir.

Başarılı insanların genellikle sorumluluklarını yerine getiren, inisiyatif alan insanlar olduklarını söyleyebiliriz. İnisiyatif alan bireyler yaptıkları işlerin sonucunda oluşacak riskleri de dikkate alarak, işlerini bağımsız düşünüp strateji geliştirerek sorumluluklarını yerine getirirler. Bu da kişinin yaşamında başarılı olmasını sağlar. Kişi işinin gerektirdiği alanlarda kendisine tanımlanan veya verilen görevleri eksiksiz yapmalıdır. Çok büyük işlerden korkmamalı, gerektiğinde sorumluluğu üstlenmelidir. Sorumluluğu alan insanlar bulundukları konumlarda doğal olarak lider gibi görülebilirler. Bazı durumlarda böyle insanlara doğuştan lider veya lider olarak dünyaya gelmiş deriz. Görevler ve sorumluluklar verilirken mutlaka bu bilince sahip kişilerin seçilmesi kurum veya şirketin daha etkin çalışmasını sağlar. En ufak bir konuda karar veremeyen bireyler hem müesseseye hem de kendilerine yük olurlar. Bulundukları kurumun ve şirketin başarısını etkilerler. Sorumluluk, kişinin yaşamının bir parçasıdır. Hayatının başından sonuna kadar kişiyi etkileyen, toplum içerisinde yerini belirleyen bir unsurdur. Çocuk yaşlarda aşılanan sorumluluk bilinci yaş ilerledikçe değerli bir kazanıma dönüşür. Bu kazanımla yaklaştığı her işin neticesinde bulunduğu ortamlara fayda sağlar. Bazı insanlar ise sorumluluklarını yerine getirmeyerek hem kendisinin, hem ailesinin, hem işinin ve hem de toplumun hiçbir beklentisini tam olarak karşılayamazlar. Çok az sorumluluk alırlar, yapmaları gerekenin çok azını yaparlar, tabiri caizse suya sabuna dokunmazlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hayatlarını devam ettirirler. Yetkilerinin çok azını kullanırlar. Her şeyden korkarlar. Bu tür insanların çok başarılı olması beklenmez. Eğer başarılı olurlarsa da yüzdeleri çok azdır.

Bir bireyin ailesinden başlayarak bütün topluma ve ülkesine karşı sorumluklarını eksiksiz yerine getirmesi kişinin hayatında olumlu etkiler yapar ve etrafında onu seven, destekleyen, takdir eden insanlar fazlalaşır. Birçok kişi ona minnettardır. Gerçekten de görevi başında göz kırpmadan nöbet tutan bir Mehmetçiğe bütün ülke minnettardır. Vatanı için canını ortaya koyan her bireye bütün ülke şükranlarını sunar. Sorumluluk almak çok büyük öneme sahiptir. Her sorumlu, sorumlu olduğu görevleri yerine getirdiğinde ülke yaşanılabilir hâle gelir. Birey hem maddi hem manevi faydalar görür. “Daha iyi nasıl yapabilirim?” sorusunu sorar. Hayatta sorumluluk almak zorundayız yoksa her şeyin tersine gitmesine, kötü olmasına sebep olabiliriz. Vebal altında kalabiliriz.

Sorumluluk sahibi bir kişi bütün işlerini görev bilinci ile eksiksiz  yapar. Bir öğrenci düşünelim. Sorumluluk sahibi ise vaktinde okuluna gider, derslerini aksatmaz, verilen ödevleri ve çalışmaları fazlasıyla yapar. Her zaman ve her şartta toplumsal sorumluluklarını da yerine getirir. Sonunda bilinçli, görevini yerine getirmiş ve bu çalışmaların sonunda başarılı olmuş bir bireyi görürüz. Düşünelim ki bir öğretmen ne yapması gerektiğini biliyor, öğrencilerini en iyi şekilde yetiştiriyor; bu öğretmenin değeri anlaşılmaz mı? Elbette anlaşılır, aranılan kişi olur, iyi bir neslin yetişmesine katkı sağlar. Aslında ne kadar kolay değil mi, herkes evinin önünü süpürse mahalle temiz olmaz mı? Fazlasına gerek yok, gereği yapılsa sonuç mutlaka faydalı olacaktır.

Konuya çalışma hayatı özelinde baktığımızda yaptığımız işin gereklerini, sorumluluklarını iyi bilmek, verilen işi sahiplenmek ve hakkıyla sonuçlandırmak önemlidir. Öncelikle detaylara hâkim olmak gereklidir. Bu doğrultuda elimizden gelen çalışmaları yapmak zorundayız. Gerektiğinde mukteza adımlar atılmalı, yapılması gereken işler zamanında yapılmalıdır. İşin gerektirdiği meziyetler en kısa sürede kazanılmalıdır. Her zaman iş ile ilgili hesap verebilir olmak gerekir. Ne olursa olsun yapılan işler şeffaf ve açıklanabilir şekilde olmalıdır.

Gerçek başarı, görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirerek başlar. Kendi ayaklarının üstünde durabilmek, kendine güvenmek ve ben bu işi en iyi şekilde yapabilirim diyebilmektir. Sorumluluğunu bilen ve bu doğrultuda adımları atan bireyler emin adımlarla başarı yolunda terakki ederler. Hem kendilerine hem de topluma fayda sağlarlar. Bu tür kimseler sadece yaptıklarından değil yapamadıklarından da sorumluluk hissederler. Önemli olan bu hisleri taşıyabilmek, her seviyede sorumluluğunun bilincinde olmaktır.

 

Exit mobile version