İHA eğitmeni Çağlar Altun: İHA başarımızın arkasında TSK tecrübesi var

Avukat ve İHA eğitmeni Çağlar Altun, SHGM'ye “İHA pilotu” diye kendini kaydettiren kişi sayısının 600 bin olduğunu kaydetti.

Avukat ve İHA eğitmeni Çağlar Altun, “Hepimizin takip ettiği üzere savunma sanayi boyutunda, İHA teknolojisinde ülkemiz bambaşka bir yere geldi. Dünyada ilk 3 ülkeden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Ama bunu sivil boyuttaki İHA’ların üretimine nedense yansıtamadık. Çin menşeili ürünler şu anda sektörü ele geçirmiş durumda. Her tarafta belirli yabancı firmaların İHA’ları satılıyor. Neden bizim kendi ülkemizin İHA’ları satılmasın? Bu korkunç bir pazarı olmak üzere” ifadelerini kullandı.

İnsansız Hava Araçlarının (İHA) Türkiye’deki gelişimine Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) çatısı altında şahit olmaya başlayan, hali hazırda da İHA eğitimi veren Avukat Çağlar Altun, İHA’lar konusunda Türkiye’nin dünyada ilk 3’te yer almasında yerli savunma sanayii şirketlerinin sahip olduğu ileri teknoloji altyapısının yanında, TSK’nın 1990’lı yıllardan beri geliştirdiği İHA tecrübesinin de önemli katkısı olduğunu söyledi. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki İHA yapılanmasının başından itibaren içerisinde olan Çağlar Altun, TSK’daki görevinden sonra, ticari İHA pilotu eğitimleri vermeye devam ediyor. Altun, İHA’ların sadece savunma sanayinde değil artık hayatın her alanında kullanıma başladığını, Türkiye’de İHA uçurmanın zor, ama güvenlik nedeniyle anlaşılabilir bir durum olduğunun altını çiziyor. Çağlar Altun avukat şapkasıyla da “İHA Sistemler Hukuku” hakkında kaleme aldığı kitabıyla da bu alanda bir ilke imza atmış bir isim. Haber Aero olarak Avukat Çağlar Altun ile İHA mevzusunu geniş yelpazede konuştuk.

Öncelikle İHA’lar benim 90’lı yıllardan beri aslında bir sevdam. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetlerindeki İHA yapılanmasının başından itibaren içerisinde oldum. Sonra avukatlığa başladım. Emeklilik sonrası da İHA’lara olan ilgim hiç bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Dolayısıyla seve seve her yerde bu konuyu anlatmaya çalışıyorum. İHA’lar elbette bugüne kadar hep ordu ve kolluk güçleri tarafından kullanılmış. Dünyada da böyle olmuş bu. Ama sivil kullanımının önü artık yavaş yavaş açılmaya başladı. Çünkü sektör bunu istiyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) bu talebe kayıtsız kalmadı ve bir İHA talimatı yayınladı. 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 144’üncü maddesinde İHA’lara özel bir düzenleme getirildi. Ama ayrıntılar elbette İHA Talimatında yer alıyor. Ne diyor İHA Talimatı? Bir defa bunu hobi ve sportif maksatlı kullananlar olabilir. Onların herhangi bir eğitim almasına gerek yok. Bu kişiler SHGM’nin web sayfasında yer alan 20 soruluk testi online olarak çözüp, doğrudan yine sistem üzerinden Hobi/Sportif İHA Pilot Sertifikasını alabilirler. Ancak bu kişilerin İHA uçurabilmesi için İHA Talimatında tanımlanmış olan Serbest(Yeşil) bölgeleri kullanmaları gerekir. İHA Talimatında ülkemizde İHA uçurulacak bölgeler dört başlık altında toplanmıştır. Bunlar; Serbest(Yeşil) Bölge, İzne Tabi Bölge, Özel İzne Tabi Bölge ve Yasak Bölge olarak isimlendirilmiştir. Yeşil bölgeler, il ve ilçe bazında, ilgili kurum ve kuruluşlarla önceden koordine edilerek belirlenmiş ve notamlanmış dolayısıyla tekrar koordineyi gerektirmeyen bölgelerdir. Bu bölgelerde İHA uçurmak isteyen kimseler, SHGM’nin web sayfasından başvuru yaparak otomatik izin alabilmektedirler. Bu bölgelerde sadece gün doğumundan gün batımına kadar ve yer seviyesinden en fazla 120 metreye kadar olan irtifalarda uçuş yapılabilir.

Özel İzne Tabi Bölgeler ise; irtifaya bağlı olmaksızın havalimanlarındaki pistin yakın kenarından, yine seyrüsefer yardımcı cihazları, heliport, heliped, hava parkı, denize/iniş kalkış alanları vb. yerlerin merkezinden itibaren 9 km. mesafeye kadar olan sahalar, yer seviyesinden 120 metrenin üzerindeki irtifalar, askeri binalar ve tesisler, cezaevi, akaryakıt depoları ve istasyonları, silah ve mühimmat fabrika ve depoları gibi kritik yapı, tesis ve varlıkların çevresi olarak tanımlanmıştır.

İzne Tabi Bölgeler ise Yeşil ve Özel İzne Tabi Bölgelerin dışında kalan bölgelerdir. Ayrıca bir de Yasak Bölgeler var ki, buraların üzerinde uçuş izni talep edilemez.

İHA Talimatına göre, İHA sistemleri ağırlık kriterine göre 4 ayrı kategoriye ayrılmıştır;

“İHA0” ve “İHA1”i yani 25 kilograma kadar olan İHA’ları hobi veya sportif maksatlı kullanacaksanız, hiçbir eğitim almadan sadece yeşil bölgelerde kullanabilirsiniz. Her yerde kullanamazsınız. Ama eğer siz İHA’ları ticari amaçla kullanacaksanız ki bugün, emlakçılıktan, film sektörüne, medyadan tarım sektörüne kadar pek çok farklı alanda kullanılmaktadır, bu durumda gerek Millî Eğitim Bakanlığı gerekse SHGM tarafından yetkilendirilmiş İHA eğitim merkezlerince verilen kurslara katılmak ve akabinde SHGM’den ticari İHA pilot lisansı almanız gerekmektedir.

“500 GRAM ÜSTÜ İHA’LAR SHGM’ye SATIŞ ANINDA BİLDİRİLİYOR”

Ülkemizde ister hobi maksatlı ister ticari maksatlı olsun 500 gram ve üzeri ağırlıktaki İHA’ları satın alacağınız zaman, satıcı tarafında hem sizin kimlik bilgileriniz hem de satın aldığınız İHA’nın seri numarası, marka ve modeli vb bilgiler kayıt altına alınmakta ve aynı gün SHGM’ne bildirilmektedir. Yine ister yurt dışından getirin, isterse yurt içinde bir başkasından satın alın, siz de İHA’nızı SHGM web sayfasını kullanarak sisteme kaydetmek zorundasınız. Dolayısıyla ülkemizde satılan veya yurt dışından getirilen tüm 500 gram ve üzeri ağırlıktaki İHA’lar ve bunların sahipleri SHGM sistemine kaydedilmek zorundadır. Benzer durum Avrupa Birliği (AB)de de söz konusudur. Sadece orada 250 gr. ve üzeri İHA’lar ve sahipleri kayıt altın alınmaktadır. Bizde de gelecekte 250 gram ve üzeri ağırlıktaki İHA’ların kaydını beklemeliyiz. Bu durum biraz da ülkemizdeki güvenlik odaklı endişelerden kaynaklanıyor. Çünkü İHA’ları kullanarak çok kötü şeyler yapanlar da çıkıyor. Başta terör örgütleri olmak üzere.

“ASKERİ ALANDAKİ İHA BAŞARISINI SİVİL TARAFA YANSITAMADIK”

Hepimizin takip ettiği üzere savunma sanayi boyutunda, İHA teknolojisinde ülkemiz bambaşka bir yere geldi. Dünyada ilk 3 ülkeden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Ama bunu sivil boyuttaki İHA’ların üretimine nedense yansıtamadık. Çin menşeili ürünler şu anda sektörü ele geçirmiş durumda. Her tarafta belirli yabancı firmaların İHA’ları satılıyor. Neden bizim kendi ülkemizin İHA’ları satılmasın? Sivil İHA pazarının ekonomideki payı her geçen gün artmaktadır, bu anlamda biran önce yerli ve milli sivil İHA üretimine ağırlık vermemizin faydalı olacağını değerlendiriyorum.

Peki neden Türkiye’deki özel sektör sivil İHA üretimine yönelmedi? Bence muhtemelen ekonomik anlamda çok karlı bir yatırım olarak görülmüyor. Bunların parçaları daha çok dışarıdan ithal ediliyor. Bunları ülkemizde monte edip piyasaya sürmek maliyet etkin olmuyor maalesef. İlgili ülkelerde üretim maliyetlerinin düşük olması nihai ürünün fiyatının da ucuz olmasını sağlıyor, yerli üreticilerin bu durumla mücadele etmeleri haliyle zor oluyor.

“AYRI BİR HUKUKİ DÜZENLEME YAPILMASI GEREKİYOR”

İHA hukuku kavramı ülkemizde çok gelişmiş bir kavram değil. Yani İHA hukuku dediğim zaman kendi meslektaşlarım bile o ne diyorlar. Dolayısıyla da bir İHA talimatının hazırlanması dışında mevzuat kapsamında başka hazırlık yok. Ama bu konu ilgili başta Amerika olmak üzere batılı ülkelerde çok fazla ayrıntılı mevzuat çalışması ve mahkeme içtihadı var.

İHA’ların sivil kullanımında yaşanan artış, bunların hukuki durumları ile ilgili de çalışmaları zorunlu kılmaktadır. İnsanlı hava platformlarına ilişkin hukuki çalışmaların yaklaşık 100 yıllık bir geçmişi var. 1919’da Paris Konvansiyonu ile başlamış ve günümüze kadar onlarca uluslararası havacılık sözleşmeleri imzalanmış.  Şimdi İHA’ların sivil kullanımına ilişkin olarak, başta ICAO olmak üzere, EASA ve ülkesel bazda pek çok çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar yapılırken yaşanan tartışmalardan birisi de şu oldu; zaten mevcut olan insanlı hava araçlarına ait hukuki düzenlemeleri, olduğu gibi insansız sistemlere de uygulayamaz mıyız?  Ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü İHA’ları insanlı hava araçlarından ayıran ve bu kapsamda bunların sivil hava sahasına entegrasyonunda mutlaka göz önünde bulundurulması gereken pek çok farklı özelliği var. Bir defa bunların boyutları, şekilleri, görev irtifaları, sayıları, eğitim süreçleri insanlı platformlara göre çok farklı. Kitabımda bu farklılıklara ayrıntılı olarak yer verdim. Bugün mikro hatta nano İHA’lardan bahsediyoruz, oysaki insanlı bir hava aracı içine en az bir pilotun sığacağı büyüklükte olmak zorundadır. Yine, bugün herkes insanlı bir hava aracını alamazken, İHA’yı kolaylıkla satın alabilir. Bu anlamda bir defa frekans yani uçuş sayısı bakımından büyük farklılıklar olacak, yine İHA’ların ağırlıklı olarak meskun mahaller üzerinde görev yapacağını öngörüyorum. Oysa, insanlı hava trafiği mümkün oldukça şehirlerin üzerinden geçmeyecek şekilde planlanmaktadır. Amerika Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) 2017’de yaptığı bir araştırmada, havacılık sektörü için mevcut olan hukuki düzenlemelerin sadece yüzde 30’unun doğrudan doğruya İHA’lara uygulanabileceği ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak İHA sistemlerinin sivil hava sahasına entegrasyonuna ilişkin ayrı bir hukuki düzenleme yapılması gerektiğini söylemeliyim.

Avukat ve İHA eğitmeni Çağlar Altun

Gerek ICAO, gerek AB düzenlemelerine göre, günümüzde tam otonom İHA sistemlerinin sivil alanda kullanılmaları yasaktır. Özellikle AB 2019 yılında Avrupa hava sahasında İHA’ların sivil kullanımına ilişkin çok ayrıntılı iki ayrı tüzük yayınladı. Bunlardan birisi İHA’ların sahip olması gereken teknik kriterleri içermektedir. Diğeri ise uygulamaya yönelik hususları düzenlemektedir. Ülkemizde de bu düzenlemelere paralel olarak daha önce ifade ettiğim gibi 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 144. maddesi ihdas edildi ayrıca SHT-İHA olarak adlandırdığımız İHA Talimatı yayınlandı. Ülkemizdeki bu düzenlemeler kapsamında sadece pilot tarafından uzaktan, sinyal vasıtasıyla kontrol edilen İHA’ların kullanılması mümkün olup yapay zeka donanımlı tam otonom İHA’ların kullanılması yasaktır. Devlet İHA’ları için elbette bu sınırlama söz konusu değildir.

İHA Talimatında İHA’ların sivil kullanımından kaynaklı ortaya çıkacak hukuki sorunların önüne geçmek için, yaptırım noktasında, ağırlıklı olarak 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki düzenlemelere atıflar yapılmıştır.

Bugün İHA’larla başta özel hayat hakkı ve mülkiyet hakkı olmak üzere pek çok temel hak ve özgürlüklerin ihlali mümkün olabilmektedir. Yine İHA’ların yoğun kullanımıyla birlikte, çevre ve doğal yaşama yönelik bir takım tehlikelerin gündeme gelebileceğini öngörüyorum. Sinyal bağımlı sistemler olmaları nedeniyle siber güvenlik konusunda sıkıntıların yaşanacağını, yine güvenlik açısından da pek çok sıkıntının meydana gelebileceğini değerlendiriyorum. Özellikle terör örgütleri bu sistemleri yoğun bir şekilde kullanmaya başladılar. Ucuz olmaları, kolayca imal edilebilmeleri, taşınmalarının ve saklanmalarının kolay olması, kullanımlarının basit olması ve onu kullanan terörist için yakalanma riskinin düşük olması vb. nedenlerle terör örgütlerince tercih edilmektedir.

Bu arada yeri gelmişken değinmek istediğim bir diğer konu da ülkemizdeki İHA mevzuatında sıklıkla yaşanan değişikliğe dönük eleştirilerle ilgili. Aslında bu değişikliklerin kaçınılmaz olduğunu söylemeliyim, çünkü İHA teknolojisi çok büyük bir dinamizm yaşıyor ve hal böyle olunca konuya ilişkin düzenlemelerde de değişiklik yapmak kaçınılmaz oluyor.

“HAVA TAKSİLER ELZEM”

İHA sistemlerinin hayatımıza girmesiyle birlikte insanlık havacılıkla daha da iç içe olmaya başladı. Öncesinde de elbette insanlar hava yolu taşımacılığı sayesinde havacılıkla tanışmıştı, ancak İHA’ların bu anlamda çok büyük ivme kazandırdığını söyleyebilirim. Artık ilkokul çocukları bile İHA ile yatıp İHA ile kalkıyor. Ülkemizde düzenlenen Teknofest vb etkinlikler ile İHA’lar özelinde insanlarımız havacılıkla daha yakından ilgilenmeye başladı.

İHA sistemlerinin süreç içerisinde çok farklı kullanım şekilleriyle hayatımıza daha fazla gireceği beklenmelidir. Mesela telefon veya internet üzerinden sipariş verdiğimiz pek çok şeyi İHA’lar hem de dakikalar içinde kapımıza kadar getirecektir. Özellikle fiyatlarının insanlı hava araçlarıyla karşılaştırılamayacak kadar düşük olması nedeniyle, çok sayıda üretilerek bireylerin kullanımına sunulacaklardır. Bugün nasıl ki herkesin elinde bir akıllı telefon varsa, çok yakın bir gelecekte, bir de İHA’sı olacak ve “cep telefonu-İHA kombinasyonu” hayatın pek çok alanında kullanılacaktır.

İnsanlı hava araçlarının insansız hale getirilmesi kokpitten tasarruf sağlayacak, bu durum aynı sayı ve ağırlıktaki yolcu ve yük taşımasının daha küçük hava araçlarıyla yapılmasını mümkün kılacak ve nihayetinde yakıt tasarrufuna da katkı sağlayacaktır. Teknolojinin yeterli olgunluğa ulaşması ve konuyla ilgili gerekli hukuki düzenlemelerin yapılmasıyla birlikte; algıla ve kaçın(sense and avoid) sistemi ve yapay zekâ ile donatılmış otonom İHA sistemleri ve bunların sürü halinde kullanılması yaygınlaşacak ve böylece havacılık faaliyetleri karar alma ve icra süreçlerinden insanı dışlayan bir yapıya evrilecektir. İnsanoğlu kendinden daha hızlı düşünen, daha hızlı karar verip bu kararları icraya dönüştüren, daha az hata yapan sistemlerle birlikte yaşamak durumunda kalacaktır. Bu durum klasik anlamdaki pilotluk mesleği başta olmak üzere pek çok mesleğin de yok olmasına neden olacaktır. Klasik anlamda pilotun devre dışı kalması ile insan faktörüne dayalı(Dikkatsizlik, yorgunluk, stres, eğitim yetersizliği vb) kazaların da önüne geçilmiş olacaktır.

Günümüzde hava kirliliğinin yaklaşık yüzde ikisi insanlı hava sistemlerinin emisyonundan kaynaklanmaktadır. Çevre dostu İHA sistemlerinde konvansiyonel yakıt yerine güneş enerjisi, hidrojen yakıt ve elektrikli motorların kullanılacak olması, hava kirliliğinin önlenmesine katkı sağlayacaktır. İHA sistemlerinin devreye girmesiyle, bugün yoğun trafik nedeniyle saatler alan insan/kargo/ilaç/kan vb. taşınmasının dakikalar içinde yapılması mümkün olacaktır. Sayıları her geçen gün artan “Hava Taksi” uygulamaları, yakın gelecekte pilotun sistemden çıkarılmasıyla “İHA Taksi” olarak devam edecektir. Yine yakın gelecekte devreye girecek büyük Kargo İHA sistemleri sayesinde milyonlarca kamyon trafikten çıkacaktır. Tüm bu gelişmeler hem trafiğin rahatlamasını sağlayacak hem de karbondioksit emisyonunun asgari seviyeye inmesini sağlayacaktır.

“ÜLKEMİZDE İHA UÇURMAK GERÇEKTEN ÇOK ZOR”

Bir defa şunu söyleyeyim; ülkemizde İHA uçurmak gerçekten çok zor. Çünkü mevcut mevzuat ülkemizin biraz da güvenlik endişelerinden kaynaklı olarak İHA’ların sivil kullanımını kısıtlayıcı bir mahiyet arzediyor. Ama Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz yaptığı çalışmalar ile önemli adımlar atacak gibi görünüyor. Örneğin, Ankara- Eskişehir- İstanbul güzergâhı pilot bölge seçilerek İHA’larla kargo taşımacılığı yapılmasının önünün açılacağı açıklandı geçtiğimiz günlerde. Bu gelişme sektör için birçok açıdan bir milat olacak. Şimdi özel hayatın gizliliği ya da mülkiyet haklarını ihlal noktasında İHA’lara karşı bir önyargı var mı? Var. Haklılık payı da var elbette. Ancak, nasıl ki kazalar oluyor diye otomobilden vazgeçmiyorsak, bu tür istisnai durumlar nedeniyle de sektörün önünün kapatılmaması gerektiği kanaatindeyim. Yeri gelmişken, İHA pilotlarına verilecek eğitime ayrı bir paragraf açmak isterim. Mevcut mevzuat kapsamında her kategorideki İHA pilotunun hangi konularda ne kadar süreyle eğitim almaları gerektiği bellidir. Bu konuların içinde havacılık hukuku konuları da geniş yer tutmaktadır. Kendi eğitim merkezimize gelen kursiyerlerimize hukuk konularını, bu alandaki tek kitabı yazmış bir hukukçu  olarak bizzat ben veriyorum. Bunun çok önemli olduğunu değerlendiriyorum. İHA kurslarındaki hukuk konularının mutlaka hukukçular tarafından verilmesi zorunlu olmalıdır. Sadece cezai tedbirlerle İHA ile işlenecek suçların önüne geçilebileceğini sanmıyorum. Bu durum ülkemizde İHA’ların sivil kullanımı ve sektörün gelişmesini engellemektedir.

“TSK’DAKİ GELİŞMİŞ İHA KULLANIM KONSEPTİNİN BAŞKA HİÇBİR ORDUDA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM”

Şimdi öncelikle şunu bilmeliyiz, ülkemizde İHA serüveni Türk Silahlı Kuvvetleriyle başladı. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ise Kara Kuvvetleriyle başladı. Bunun özellikle altını çizmek isterim. Hava Kuvvetlerimiz ise başlangıçta bu konuya biraz uzak kaldı. Sebebini elbette onlara sormak lazım. Türkiye’de 1993 yılında ilk defa Kara Kuvvetleri İHA Birliği teşkil edilmiştir. Silahlı kuvvetlerimiz terör yoğun bir devlet olmamız sebebiyle bu sistemlere özel bir önem vermiştir. Terörle mücadelede İHA’lar bir kuvvet çarpanı haline geldi. Önce başka ülkelerden İHA satın aldık. Önce Amerikan’dan, sonrasında İsrail’den aldık. Görev yaptığım dönemlerden biliyorum bir parça için üç ay beklerdik. Terörle mücadele üç ay beklemez. Bu yüzden iyi ki yerli sanayimiz var. İyi ki desteklendi ve inanılmaz yerlere geldi. Ben Baykar’ın ilk dönerkanat İHA sisteminin Kara Kuvvetleri’ne alımındaki kabul heyetindeydim. Israrla destekledim. Çünkü yerli olsun istedik ve ileride özelliklerini geliştirir dedik. Nitekim nerelere geldi. TUSAŞ’ın da İHA alanında yaptığı şeyler yadsınamaz. Bugün SATCOM(Uydu haberleşmesi) özellikleri sayesinde ANKA ve AKSUNGUR İHA’lar  ile yüzlerce hatta binlerce  kilometre uzaktan İHA/SİHA operasyonları gerçekleştirebiliyoruz. Ancak burada bir şeyi de özellikle vurgulamak isterim. Türkiye’de üretilen İHA ve SİHA’larla sağlanan başarıda, bu sistemlerin teknik kabiliyetleriyle birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki İHA kültürünün de çok büyük katkısının olduğunu söylemeliyim. Bugün parayı bastırıp son model İHA’lar alıp hiçbir şey yapamayan ordular var. 1990’lardan beri Türk Silahlı Kuvvetlerinde gelişmiş olan İHA kullanım konsepti ve kültürünün başka hiçbir orduda olduğunu düşünmüyorum. Bunu da yaşayan biri olarak söylüyorum.

Yüksek teknolojiye sahip İHA/SİHA sistemlerinin bir ülke için ne anlama gelebileceğini bugün Ukrayna örneğinde görüyoruz. Özellikle Ukrayna ordusu envanterine giren Türk menşeili İHA/SİHA sistemleri, sadece savaşın kaderini değiştirmekle kalmadı, böylesine büyük bir kriz sürecinde Ukrayna halkının moral ve motivasyonuna olan büyük katkısı ile millet olma bilincinin de pekişmesini sağladı. Ülkemizde her yerde gördüğünüz “Güçlü Ordu Güçlü Türkiye” sözü tam da bu durumu ifade etmektedir.

Günümüzde silahlı kuvvetlerin gerek kullanım alanları gerekse kullanılma biçimlerinde eskiye nazaran pek çok farklılıklar gözlenmektedir. Eskiden daha çok iki ya da daha fazla devletin orduları, sivillerin bulunduğu bölgelerden uzak alanlarda karşılaşır ve sahip oldukları konvansiyonel harp silah ve araçlarını kullanarak birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırlardı. Ancak geçen zaman içerisinde, silahların öldürücü niteliklerindeki artış, savaşın coğrafi sınırlarınında genişlemesine neden olmuş, bu genişleme, hasım devletin tüm stratejik sanayi, endüstri, ulaşım tesislerini, yer altı ve yer üstü kaynaklarını ve hatta sivil yerleşim yerlerini de içine alacak bir hal almıştır. Artık savaşlar, gelişen teknolojiye paralel olarak, daha çok uzaktan algılama sistemleri(Uydu/İHA vb.) ile tespit edilen hedeflerin, yine uzaktan kontrol edilen silahlarla(SİHA) etkisiz hale getirilmesini öngören bir yapıya evrilmiştir. Süreç içerisinde savaş meydanlarındaki insan faktörünün etkisinin azalacağını, bunun yerine yapay zeka ile donatılmış otonom kara, deniz ve hava platformlarının sahne alacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Ülkemizde üretilen ileri teknoloji ürünü İHA ve SİHA sistemleri ülke içinde yürütülen terörle mücadele harekâtındaki etkin rollerinin yanında, gerek mavi vatanın savunulmasında, gerekse kardeş, dost ve müttefik ülkelerin savunmasında da büyük katkılar sağlamaktadır. Bu durum, ülkemizin bölgesel bir güç merkezi olmasına katkı sağlamasının yanında özellikle TCG Anadolu Gemisinin İHA/SİHA’larla donatılması ile küresel çapta oyun kurucu olma yolundaki yolculuğumuzun da kilometre taşlarından birisi olacaktır.

Ayrıca İHA/SİHA teknolojilerinde elde edilen bilgi birikimi ve tecrübenin, ülkemizin uzay çalışmalarında da yansımalarının olacağını ve bu tür çalışmalara basamak teşkil edeceğine inanıyorum.

Yıllarca Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde Havacılık Hukuku ve İnsansız Hava Araçları Hukuku derslerini verdim. Bu yıl değişik nedenlerle üniversiteden ayrılmak durumunda kaldım. Ancak görev yaptığım dönemde Havacılık hukuku dersi kapsamında; uluslararası sivil havacılık sözleşmeleri, havayolu ile yolcu ve yük taşımalarından kaynaklı hukuki ve cezai sorumluluklar, iç hat uçuşlarında taşıyıcının sorumlulukları, yolcu hakları vb. konuları anlatıyordum.

İHA hukuku kapsamında ise; ICAO ve EASA’nın konuya ilişkin düzenlemeleri, ulusal mevzuatımız kapsamında 2920 sayılı kanunun 144. Maddesi ile İHA Talimatında yer alan düzenlemelere ve son olarak İHA sistemlerinin sivil kullanımından kaynaklı hukuki sorunlar üzerinde duruyordum. Benden sonraki durumu bilmiyorum.

Kurslarımızda Millî Eğitim Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü mevzuatı kapsamında zorunlu olan İHA eğitimlerini veriyoruz. Gerek SHGM’nce yayınlanan İHA Talimatının ekinde, gerekse Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yayınlanan Ticari İnsansız Hava Aracı Pilotu Kurs Programları kapsamında kurslarımız veriyoruz. Daha önce de belirttiğim üzere ağırlık kriterine göre 4 ayrı İHA kategorisi bulunmakta ve her bir kategori İHA’nın pilotunun alması gereken eğitim konuları ve bunların ne kadar sürede verileceği belirlenmiştir. İHA0 pilotu için uçuş dahil 16 saat, İHA1 pilotu için uçuş dahil 32 saat, İHA2 pilotu için 124 saat ve son olarak İHA3 pilotu için 198 saat süren bir kurs müfredatı var. Bizde sadece İHA 0 ve İHA 1 kursları verilmekte, yakın zamanda İHA 2 kursu vermek için de ruhsat almayı öngörüyoruz. Kurs fiyatları il bazında değişmekle birlikte, Ankara genelinde İHA0 kursu 800-TL, İHA1 kursu 1200 TL civarındadır.

“İHA-SİHA KONUSUNDA TARTIŞMA DEVAM EDİYOR”

Günümüzde İHA/SİHA sistemleri daha çok insan kontrollü olarak faaliyet göstermektedirler ve bu kapsamda istenmeyen bir durumla karşılaşıldığında hukuki sorumluluk daha çok mürettebata veya işletene atfedilmektedir. Teknolojik olarak otonom İHA/SİHA sistemlerine yönelik çalışmalar ise yoğun bir şekilde devam etmektedir. Özellikle yapay zekâ teknolojilerine paralel olarak İHA/SİHA sistemlerinin karar alma süreçlerinde insan faktörünün rolü de zaman içinde azalarak yok olacaktır.

Mevcut sivil havacılık düzenlemelerine göre sivil İHA’larla otonom uçuş yapmak yasaklanmış olup, yeterli teknolojik olgunluğa ulaşıncaya kadar da bu yasağın devam edeceğini düşünüyorum. Her ne kadar günümüzde sivil İHA sistemlerinin otonom uçuş yapması yasak olsa da, özellikle askeri ve güvenlik alanlarında devletlerin otonom ve özellikle de sürü halinde(SWARM) hareket eden İHA/SİHA sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları hızla devam etmektedir. Sürü İHA/SİHA teknolojisi, birden çok İHA’nın gerek birbirleri ile gerekse harekâtı planlayan insan faktörü ile etkileşim içinde olmaları, aynı amaç doğrultusunda farklı fonksiyonlar icra edecek şekilde görev paylaşımında bulunmaları düşüncesine dayanmaktadır.

Otonom İHA/SİHA uçuşlarında meydana gelecek muhtemel kaza ya da olaylarda veyahut bu tür uçuşlardan kaynaklı başka hukuk ihlallerinde hukuki ve cezai sorumluluğun kimde olacağı konusunda tartışmalar devam etmektedir.

Bu tartışmaların ana başlıkları olarak şunları sıralayabilirim;

Sonuç olarak, tam otonom İHA/SİHA sistemlerinin kullanılmalarının insanlığın da sonunu getireceğine dönük düşünceler de söz konusudur ve  bu tartışmaların daha uzun süre devam edeceğini ve bu kapsamda tam otonom sistemlerin kısa vadede kullanılmasına izin verilmeyeceğini değerlendiriyorum.

Exit mobile version