Türk SİHA’ları tanklara bakışı değiştirdi

Tanklarla savaşmak bu günlerde nadiren gerçekleşirken paslanmadıklarını ispatlamak isteyen tankçılar, her yıl Rusya’da düzenlenen ağır silahlarının kullanıldığı bir çeşit olimpiyat yarışması olan Uluslararası Savaş Oyunlarında tank biatlonlarına yöneliyorlar. Eylül ayında 5’incisi düzenlenen yarışmalarda Rusya tankları Azerbaycan, Belarus ve Çin tanklarına karşı zafer kazanmaya çalışıp rakipleriyle  kıyasıya yarıştılar ve bu sırada ağır hasarlar aldılar. 1916’da Somme Nehri kıyısındaki ilk kullanımından yaklaşık 100 yıl geçtikten sonra, tipik olarak silahla donatılmış ve tepesindeki tarete büyük bir top yerleşitirilen tanklar, çoğu ordunun  omurgasını oluşturmaya devam ediyor. Bir düşünce kuruluşu olan Uluslararası Stratejik Etütler Enstitüsü (İİSS)’ne göre tüm dünyada 54.000 Avrupa’da 5.000 tank orduların envanterinde yer alıyor. Peki tankları üstün kılan nedenler nelerdi.

Savaşta her şeyden önce, askerlere kalkan görevi görerek büyük bir silahın kullanılmasına imkan sağlayan tankların dışında  askerlerin etrafında yürüyebilecekleri başka bir savaş aracı yok. Rusya 2014’de Ukrayna savunmasını sahip olduğu üstün T-72’lerle yarmaya muktedir olmuş, bu imkana sahip olmayan Ukrayna ordusunda tankların yokluğu çok acı bir şekilde hissedilmişti. 2016 ve 2017 yılında İŞİD’e karşı çoğunlukla tanksız olarak yürütülen saldırılar, Amerikan Hava Kuvvetlerinin bombardımanla destek vermesine rağmen yıpratıcı ve kanlı olmuştur. Rus ordusundan tankçı albay olarak emekli olan Viktor Murakovsky “Teknolojik olarak birbirine yakın ülkeler arasındaki yüksek-yoğunluklu savaşlarda geniş ölçüde tankların kullanılmadığını hayal etmek bile imkansızdır”  diyor.

Son günlerdeki bazı çatışmalara hala tank ile mücadele edilebilirken Şubat ayında Bahar Kalkanı Harekatı’nda gerçekleşen Sürü SİHA’ların kullanımıyla dünyada ilke imza atan Türkiye, Suriye ordusuna ait düzinelerce tankı bir anda imha edince tanklar üzerinde geliştirilen yeni görüşlerin haklılığı öne çıkmaya başladı. Geçmişte; üzerindeki kamuflaj tankları çoğu uçakların saldırısından saklayabiliyordu, bugün ise özellikle İHA’lardaki standart donanıma dönüşen sensörler motor ısıları ve yerledeki palet izlerinden onları rahatlıkla tespit edebiliyor. Bir başka düşünce kuruluşu olan Royal United Service Institute’da çalışan uzmanlar Nick Reynolds ve Jack Watling “Mevcut savaş kavram ve kabulleriyle yapılan hakiki silahların kullanıldığı tatbikatlarda elde edilen sonuçların sağlıklı olduğundan ciddi şekilde kuşku duyulmalıdır” diye durumu özetliyorlar.

 

Tanklı mı Tanksız mı?

Bundan dolayı bazı ordular ayırdıkları bütçelerden kesinti yapıyorlar.  Örneğin, Avrupa’nın çoğu ülkesinden daha fazla tanka sahip olan Amerika Deniz Kuvvetleri Mart ayında Çin’in Pasifik’te attığı adımlara karşılık verebilmek için envanterindeki tankları hurdaya ayıracağını ilan etti. Yapılan açıklamada tankların “geçmiş savaşlarda uzun ve onurlu bir tarihe” sahip oldukları, ancak “gelecekte yüzyüze kalacakları yüksek öncelikteki tehditler için operasyonel olarak kullanışlı olmadıkları” da yer aldı. (oysa Amerikan Kara Ordusunda halen çok sayıda tank bulunmaktadır)  Tankları ilk defa kullanan ülke olan İngiltere yeni nesil silahlara bütçe ayırabilmek için kendi yaşlı filosunda ne zaman kesintiye gideceğini tartışıyor bu aralar. Hollanda ise ağır silahları yaklaşık 10 yıl kadar önce hurdaya ayırarak envanterden çıkarmıştı, bu günlerde ise ihtiyaç duyduğu 18 tankı Almanya’dan kiralama yoluna gitti.

Pek çok ülke ise, tanklı mı tanksız mı sorusuna, “tankları tümüyle çöpe atmak değil, onları modernize etmek” diye cevap veriyor. Tanklarda gerçekleştirilen en büyük değişikliklerden biri içerinden dışarıyı görme şekli oldu ki; 1980’lerin tankçıları savaş alanlarını bir çift periskopla görürlerdi. “Bu biraz da saman çöpü gibi bir çubuğun içinden bakmaya benziyordu” diyor Mr. Watling. Yeni model tankın içinden 360 derece panaromik görüş sağlayan kameralar ve diğer sensörlerle donatıldılar. Böylesi bir iç görüş imkanı, tankı yöneten asker bir sonraki işleme yoğunlaşırken, ateş eden askerin  kesin bir hedefe odaklanmasına izin veriyor. Ayrıca periskop ile gözlemek tank içinde mola vermeye de imkan vermiyordu. Bay Mukovsky gelecek nesil tankların tepelerin üstünü görmek ve bunları köşelerle eşleştirmek için İHA’ların kullanacağını düşünüyor.

Tanklar kendi savunmaları için de güçlendiriliyor. “Aktif koruma sistemi” tankı silahla vurmadan önce yönelen tehditi etkisiz kılmak üzere tasarlanmıştır. “Soft-kill” yöntemleri radyo frekansları, kızıl ötesi ışınlar veya lazer huzmeleri gibi anti tank silahlarını yönlendiren hedefleme sistemlerini yakalama ve saptırma özelliklerine sahiptir. Rusların sahip olduğu Afghanit, İsraile ait Trophy ve Demir Yumruk gibi “Hard-kill” yöntemleri ise tank tarafından silah ateşlenmeden önce yakalar ve füzeyi patlatarak tankı tümüyle imha ederler. (Patlatma piyadelerin yanında gerçekleştileştirildiğinden çok can kaybına yol açıyor) Şimdi İİSS’de çalışan İngiliz Ordusunun eski tuggenerallerinden Ben Barry NATO’daki anti tank silahlarının pek çoğunun en yeni Rus tanklarının koruma sistemlerine nüfuz etme yeteneğine sahip olduğunu hesap ediyor.

Fakat, tanklar zaten oldukça pahalı iken (mesela Rusların yeni  tankı T-14’lerin maliyeti 4 milyon dolardır) bu donanımı tankın üzerine yüklemek ilave bir maliyet gerektiriyor. Ayrıca bu donanıma sahip tankların işletilmesi de her kilometrede yüzlerce dolar ilave maliyete katlanılmasını gerekli kılıyor. Askerlerin korunmasında ısrar edilmesi- ki siyaseten temel bir savaş seçimidir- faturayı kabartıyor ve makine ağırlığını artırıyor. Bu nedenle yalnızca birkaç NATO ülkesi “hard kill”den korunmak için yatırım yapmaktadır.

Hatta yeni savunma yaklaşımlarında yeniliklerle birlikte tankların korunması mücadelesi verilirken Mr Barry İsrail Trophy sisteminin sadece iki atışlı olduğunu ve böylece başarılı olabilmek için aynı anda birkaç füzeyi birden ateşlediğini belirtiyor. Bir araştırma şirketi olan Kara Savaşları’nın başkanı olan Jon Hawkes  “Tankın ölümü her beş yılda bir gerçekleşmiş olur” diyor. “Fakat tanklar daha evvel sahip olduğu dayanıklılıktan uzakta ve şimdi daha savunmasızdır. Silahlara karşı zırhlıların kullanılması yarışında tepe noktasına yaklaşıyoruz ve zırhlılar bu yarışı çoktan kaybettiler” diye de ekliyor.

“Teknolojiden ziyade taktikler dengenin yeniden oluşturulmasına yardım edebilir ve hatta, hedeflerine 2 km yaklaşabilmişse yığınak haline getirilmiş tank yapılanması üstün bile gelebilir” diyor  Mr Watling. “Ancak şüphesizki tanklar hedeflerine 2 kilometre yaklaşmadan önce uzun menzilli füzelerle yok edilecektir”

Bunun anlamı geleceğin tank savaşlarında zırhlı kuvvetler muhtemelen çok daha fazla kurnazca savaşacak, gizlenerek, üstü örtülerek, karanlıkta ve yayılmada kullanılacaktır. Bu şekilde tank kullanımını daha çok 1999’da Sırbistan’ın NATO ile savaşında görmüştük. Tüm bunlara rağmen eğer güvenlikleri sağlabilirse, tanklar yegâne güçlü silahlar olarak kalmaya devam edecek gibi de görünüyor.  Baltık devletlerinde düzenlenen savaş oyunlarında Rus tankları Şubat ayında Türk SİHA’ları tarafından yok edilen Suriye tanklarının başına gelenlerle aynı akıbete uğramamak için hava şemsiyesi ile kaplandılar. Washington’daki bir başka düşünce kuruluşunun yetkilisi Chris Dougherty Rus tankları bu kamuflaja rağmen yine de daha hafif bir NATO gücü tarafından “kolaylıkla vurulabilir” diyor. Tayvan’da düzenlenen savaş oyunlarında ise Çin adasını savunmak için ağır zırhlı silah kullanmadan mücadele etme senaryosunu denemiştir.

 

 

Exit mobile version