Skunk Works – Lockheed Martin’in Hızlı Ürün Geliştirme Yöntemi

Lockheed SR-71 Blackbird keşif uçağı Kelly Johnson tarafından tasarlandı. Blackbird uçağının ilk uçuşu 22 Aralık 1964'te gerçekleşti. Foto: Lockheed Martin

“Be quick, be quiet, be on time.” (Çabuk ol, sessiz ol, zamanında yap) – Kelly Johnson

 “Skunk Works” kelime olarak yoğun çalışma anlamına gelmektedir. Bir konuda gece gündüz demeden çalışmak ve o işin gereğini yapmak olarak da tanımlayabiliriz. Şirketin mevcut iş yapış şeklinden farklı olarak hızlı bir şekilde ürünün geliştirilmesi için kullanılan etkin bir yöntemdir. Bu yöntemde ürün odaklı çalışma prensibi temel alınarak, işe yoğunlaşılmakta ve bürokratik engeller en aza indirgenmektedir. Ürün en kısa sürede ortaya çıkmaktadır.

Lockheed firmasının çok hızlı ve gizli uçak geliştirme projeleri sırasında ilk kez ortaya atılmış olan “Skunk Works”, Lockheed Martin’in İleri Gelişim Programlarının, eski adıyla Lockheed İleri Geliştirme Projeleri’nin resmi ismidir. Bu fikir, 2. Dünya Savaşı yıllarında hayata geçirilmiştir. Bu modelin, tartışmasız Amerika’nın en önemli uçak tasarımcılarından birisi olan Clarence Leonard “Kelly” Johnson’la başladığını söyleyebiliriz. Kelly Johnson, havacılık veya uzay alanında başarı sağlayan ürünlere ve hava araçlarına verilen havacılık tarihinin en prestijli ödülü olan “Collier Trophy Ödülü’nün sahibidir. Kelly, kırktan fazla uçağın tasarımını yapmıştır. Çok önemli ve büyük projelere imza atmıştır. Bazı projeleri çok kısa sürede bitirmeyi başarmıştır. P80 uçağının tasarımını 5 ay gibi kısa bir sürede tamamladığını örnek olarak verebiliriz. Lockheed SR-71 Blackbird keşif uçağı ise Kelly’nin geliştirdiği en önemli projelerin başında gelmektedir. SR-71 Blackbird, ilk uçuşundan 55 yıl sonra da hala hız bakımından üstünlüğünü korumaktadır. Dünyadaki tüm diğer rakip uçaklardan daha yüksek irtifada ve daha hızlı uçmayı başarmıştır. Hâlihazırda onun hızını geçen başka bir uçak yoktur. Diğer önemli bir projesi de U-2 casus uçağıdır.

“Skunk Works” modelinde geleneksel ürün geliştirme süreçlerinin dışına çıkılmaktadır. Tasarımların bitmiş olması şart değildir, en hızlı şekilde ürün üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Yani süreyi uzatan her türlü detay atlanarak doğrudan ürün çıkarılması için çalışılmaktadır. Proje toplantı sayıları ve katılımcıları oldukça az olup, kararlar zamanında alınmaktadır. Tabi buradaki ince nokta ekipte yer alan personelin oldukça yetkin, iş yapmayı bilen ve tecrübeli olmasıdır. Tecrübesiz bir ekiple bu modeli uygulamak mümkün değildir. Ekibin başında saygı duyulan, işi çok iyi bilen ve yönetim kabiliyetleri yüksek bir Baş Mühendis ’in bulunması olmazsa olmazlardandır. Genelde bu ekipler emeklilerden ve tecrübeli mühendislerden oluşur. Teknisyen kadrosu oldukça yetkindir. Ekipte mühendislerin iki katı sayıda teknisyen bulunur. Yani 50 mühendis tasarım, geliştirme ve üretim faaliyetlerini yürütürken, 100 teknisyen de ürününün fiziksel olarak hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlar.

Bu modelde ya müşterinin istekleri dikkate alınarak en hızlı şekilde ürün ortaya çıkarılır ya da geleceğe vizyoner bir şekilde bakılarak geleceğin teknoloji ihtiyaçlarına yönelik, yenilikçi fikirlerin hızlıca ürüne dönüştürülmesi ve avantajlarının değerlendirilmesi sağlanır. Çalışmalar gizli yürütülmekte olup ürün odaklı çalışılmaktadır ki bunun tek amacı, kısa sürede hedefe yoğunlaşarak işi bitirmektir. Normal bir iş yapış şekliyle, bu çıktıları elde etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, burada farklı bir yaklaşım ve iş yapış şekli uygulanmaktadır. Bu yaklaşım için kesin kurallar koymak yerine sektörlere göre farklılıkların olabildiğini söyleyebiliriz. Hatta işin başındaki Baş Mühendis’in iş yapış şekli de çalışmanın gidişatını yönlendirir. Her yiğidin farklı bir yoğurt yiyişi vardır.

Ülkemiz özelinde “Skunk Works” iş yapış mantığıyla proje geliştirmek mümkün müdür? Bu yaklaşımı nasıl hayata geçirebiliriz? Firmalarımıza baktığımızda ülkemizde köklü geçmişi olan firma sayısı yok denecek kadar azdır. Teknoloji tabanlı firmalarımızın büyük çoğunluğu 70’li yıllarda kurulmuş halen gelişme aşamasındadır. O zaman biz nasıl hızlı ürün geliştirebiliriz? Bunun için mutlaka Lockheed’in kurduğu yapılara benzer yapıların kurulması gerekmektedir. Bu yapıda 10 yıl ve üzeri tecrübeli bir ekibin yanında uluslararası projelerde yetkinlik kazanmış çalışanların da bulunması gerekir. Dünyanın her yerinde tecrübeli insanlar bulunmaktadır. Bu insanlardan azami derecede yararlanmak lazımdır. Örneğin bir kaç hava aracının geliştirilmesinde baştan sona bulunmuş, emekli olmuş veya aktif görevde olan personellerin bu yapı içinde bulunması zorunludur ve çok büyük faydalar sağlayacaktır. Tecrübeli insanlarla projede yol almak daha hızlı olur. Eğer bu yöntem, uygun bir bütçeyle ürün odaklı uygulanırsa çok kısa sürede başarı elde edilebilir. Düşünün ki ekibin tek bir gayesi var, o gayeye uygun insan kaynağı ve bütçesi de var. Üstelik iş yapış şekli serbest ve sınırlama yok. Bu durumda tek yapılacak iş Kelly Johnson’ın prensibiyle “çabuk ol, sessiz ol, zamanında yap” şeklinde çalışarak ürünü ortaya çıkarmaktır. Ürün seri imalata geçtikten sonra bu deneyimli ekip benzer projelerle yoluna devam eder. Ülkemiz özelinde kritik sektörler ve teknolojilere yönelik küçük ölçekli gruplar oluşturularak çalışmalar başlatılabilir. Projenin bütçesi özel sektör veya devlet tarafından karşılanabilir. Burada önemli olan proje bütçesinin projenin ihtiyaçlarına uygun olarak belirlenmesi ve belirlenen bütçenin kullanımı konusunda ekibin esnek olmasıdır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu teknolojiler önceliklendirilerek, “Skunk Works” yaklaşımıyla çok kısa sürede ürünün ortaya çıkarılması sağlanabilir. Bu yapının kurulması için çalışmalara bir an önce başlanmalı ve en az 3 farklı sektörde pilot uygulamalar yapılmalıdır. Ürüne yoğunlaşacak tecrübeli ve yetkin bir ekip, verilen destekle en kısa zamanda hedefe ulaşacaktır. Yeter ki amaçlar bir olsun.

 

 

Exit mobile version