AB’nin olası aşı karnesi uygulaması

Fotoğraf: IATA

Yunan Başbakanı Mitsotakis, Avrupa Birliği’ne başvurarak AB içerisinde serbest seyahat edebilmek için aşı karnesine sahip olmanın şart koşulmasını talep etti. Gerekçesi de Yunanistan’ın ekonomisinin ağırlıklı olarak turizm hareketliliğine bağlı olması ve 2021 yazında Yunanistan’a gelmesi beklenen ve şiddetle arzu edilen turistlerin yeni bir korona salgınına neden olmasının engellenmesi. Konu Avrupa başkentlerinde tartışılıyor.

Tabii bu teklif kabul edilirse Schengen vizesi almak istediğinizde aşı olduğunuzu da belgelemeniz gerekecek. Daha da önemlisi, henüz doğrulanmamış olmakla birlikte, vize başvurusu yaparken AB’de onaylanmış bir aşıyı yaptırmış olmanız şartının gelmesi. Yani, Türkiye’de kullanılan Sinovac veya Rusya’da kullanılan Sputnik V aşısını olmanız size Schengen vizesi başvurusu yapma hakkı vermeyecek.

Bu doğal olarak haksız bir uygulama. Avrupa’da bu konuya sıcak bakan başkentler olduğu gibi, incelenmesi gerektiğini düşünenler de var. Bizim derhal bir durum muhasebesi yapıp, bir kere olsun proaktif davranmamızda büyük yarar var. Konu sağlık konusu gibi görünmekle birlikte politik yanı da var.

Esip gürlemeden, kimseyi tehdit etmeden, kimseye hakaret etmeden, diplomasiyi derhal devreye sokarak, bu kararın çıkmasını engellemek lazım. Aslında kuvvetli epey bir argümanımız da var. Ben hemen bir kaç tanesini sayayım. Ortak akıl ve ülkemizde hala olduğunu düşünmek istediğim diplomatik birikimden yararlanarak, benim aşağıda sıraladığım nedenlere çok daha iyileri eklenebilir

  1. Bu girişim, her ne kadar sağlık tedbiri olarak gerekçelendirilse de aslında tarife dışı bir gümrük engellemesidir. AB’de onaylı aşı olmamış kişilerin seyahat hürriyetini kısıtlamak, insan haklarına aykırı olduğu gibi, Türk ekonomisini de çok daha büyük sıkıntıya sokar. Ticaret sonuçta ilişki kurularak olur ve bu ilişki ilanihaye Zoom üzerinden yürütülemez. Özellikle, başta havayolu şirketlerimiz olmak üzere ulaşım ve lojistik konusunda faaliyet gösteren şirketlerimiz ağır darbe alır. Türk TIR şoförlerinin Sinovac aşısı oldukları için AB’ye gidememeleri veya Pegasus ve THY gibi havayolu şirketlerimizin, Türk yolcu azlığı nedeniyle sefer sayılarını eski düzeye yükseltemediklerini düşünmek bile istemiyorum. Bu sektörler bir yıl daha bu kısıtlarla devam ederlerse büyük bir yıkım ortaya çıkar. Dolayısıyla AB başkentleri, Dünya Ticaret Örgütü, AB komisyonu gibi her platformda derhal müdahale etmemiz gerekmektedir. Türkiye AB’nin önemli ticari partnerlerinden biridir ve AB Türkiye’ye karşı sağlık kisvesi altında bu tür bir yaptırım uygulamamalıdır.
  2. Aşı karnesi şartı getirmek, koronanın yaygınlaşmasını ciddi olarak engellese de kesin çözüm değildir. Zira aşı olmasına rağmen antikor üretmeyen kişiler olacaktır.
  3. Ayrıca aşıların sağladığı korumanın ne süre için geçerli olduğu halen bilinmemektedir. Yani aşı karnesi olan birinin zaman içerisinde koronaya karşı direnci düşmüş olabilir.
  4. Korona geçirmiş bazı kişiler direnç kazanmış olabilirler ve bir süre için aşı olmaları gerekmeyebilir, hatta aşı olmaları sakıncalı olabilir.
  5. Dünyada AB’nin onayladığı aşılardan, bu saatten sonra alınmak istense de piyasada bulunamamaktadır. Uzun süre de bulunmayacaktır. Bunun en büyük nedenlerinden biri AB’nin kendisidir. AB nüfusu 448 milyondur. AB’nin sadece BioNTech yaptığı bağlantısını yaptığı aşı miktarı ise 600 milyon dozdur. Ayrıca Astra Zeneca’dan 400 milyon, Sanofi’den 300 milyon, CureVac’tan 405 milyon, Moderna’dan 160 milyon doz aşı için bağlantı yapmıştır. Yani bebekler dahil tüm nüfusu, iki dozdan aşılasa bile %208 daha fazla aşı ısmarlamış durumdadır. Ayrıca, Novavax’tan da 200 milyon, yani 100 milyon kişiye yetecek kadar aşı satın almak için ön anlaşması vardır. Tek doz olarak uygulanacak olan J%J aşısı için de 400 milyonluk bir bağlantı yapmıştır1. Bütün bu rakamları üst üste koyduğumuzda, AB ihtiyacının üç katından fazla kişiye aşı yapabilecek bir durumdadır. Yani dünyadaki aşı sıkıntısının temel nedenlerinden biri AB’nin bencil sağlık politikalarıdır.
  6. Yine bilimsel destek alınarak, AB’de onaylanmış aşıları olma şartı yerine, antikor (veya benzeri) bir test yapılarak, kişinin koronaya karşı direncinin olup olmadığı daha gerçekçi olarak belirlenebilir. Bu sayede korona geçirerek direnç oluşturanlar anlaşılabileceği gibi, aşı olmalarına rağmen direnç kazanabilenler de saptanabilir. Ayrıca, SinoVac aşısı olup direnç kazananlar da Schengen vizesi başvurusu yapabilirler.

Söz konusu lobi faaliyetlerine başlamak için kararın AB komisyonundan çıkmasını beklememek, acilen girişimde bulunmak şarttır.

Tabii tüm bu çabaların sonuçsuz kalması da mümkündür.. O zaman da AB’ye gidecek kişilere parası karşılığı da olsa AB’de onaylı aşı olabilmeleri için bir miktar AB’de onaylanmış aşı tedarik edilmesi için çaba gösterilmelidir.

Sağlık Bakanlığı, dolayısıyla Türk Hükümeti, sadece SinoVac aşısı için bağlantı yaparak büyük bir stratejik hata yapmıştır. Şimdi bunu telafi etmek için her türlü çabayı göstermelidir. Daha fare deneyleri yeni sona eren Türk aşıları ile Nisan ayı için beklenti yaratmak da gerçekçi değildir. Türk aşılarının test edilmesi esnasında, her şey yolunda gitse bile, biraz daha zamana ihtiyaç olacaktır. Yeterli miktarda aşının nerede üretileceği ise halen belli değildir.

Exit mobile version